28 Kasım 2012 Çarşamba

bu yazının escortlukla yakından uzaktan en ufak alakası yoktur

bir süredir bu yazıyı yazmak ve yazmamak arasında kararsızdım. Değişebilirdim çünkü, değişirsem ve aynı olmazsam pişman olabilirdim; hem her yaşadığımı Pınar'la ve Pınar'la alakalı insanlarla paylaşmalı mıydım? Deneyimlediğim şeyin içerisinde kendimi bırakıp o akışa kendimi kaptırmayı tercih ettim ben de... ve bekledim.
Yeterli bir süre olacağına kanaat getirene kadar bekledim.
Yarın 1 ay oluyor...

Ve artık bunu sizinle de paylaşmak istedim.

Bir gün uyandım, aynaya bile bakmadan telefonumdaki cevapsız aramaları kontrol ettim, duşa girdim, giyindim, saçlarımı yaptırmak için kuaföre gittim, çalışıyordum o gün, arayan tanıdıklara geri döndüm ve yine bir yerlerde yemek yemek için veya alışveriş için sözleştim, yine içki içtim ve yine uyku tutmadığı için sabaha kadar oturdum ve uyuyamadım, ertesi gün öğlen kalktım.

hayatta tek amacı bir ton ihtiyacı için para kazanmaya çalışmak, taksitleri için para kazanmaya çalışmak, gelecekteki rahat yaşamı için para kazanmaya çalışmak ve kenara para koymak için para kazanmaya çalışmak olan birisi olduğumu fark ettim.

ve sonra emlak sektörüne kendimi adamışlığımın ironikliğini gördüm. ben karınca mı olmalıydım? bir buğday tanesini kaç sene yiyebilirdim?

bütün bu sorular arasında karar verdim evden çıktım ve gidip bir kursa yazıldım. Ne olduğunu sizinle asla paylaşmayacağım... Paylaşmayacağım çünkü beni değiştiren şeyin ve değişip olduğum kişiliğin zarar görmesi ihtimalinden bile hoşnut olmayacağım.

Gece yatağıma yattım, saat sanırım 3'tü, ertesin gün saat 7.30-8 de muhteşem bir şekilde uykumu almış uyandım...

Nefes aldım, nefesimi verdim... Dünya benim için artık ulaşılması gereken bir idealimin olduğu bir yerdi... bir yolculuktu aslında...

bir yazarın mıydı, yoksa bir filmden mi gördüm anımsamıyorum; bir çok kişi vardı gökyüzündeki bir gezegene ulaşmaya çalışan... kimileri yolda asla olmadığını düşünüp ölüp gidiyor, kimileri gezegene geldiğinde gördüğünün yol boyunca hayal ettiği şey olmadığından kırılıyordu... bir kişi ise gezegeni pas geçip uzayda yoluna devam etmişti...

mesele varılan yer değildi çünkü, asıl önemli olan süreçti, yolculuğun kendisiydi... yolculuğun sonunda vaat edilenler değildi, o an'dı, o yolu yaşamaktı...

yaşamayı tercih ettim...

çevremde benden genç, benle yaşıt, benden yaşlı onlarca insanla konuşuyorken bir gün fark ettim bunu... sadece 1 gün...

Kimse "an"ı yaşamıyordu... gençler gelecekte "yaşamak" için para biriktirme derdindeydi, daha iyi bir yaşama sahip olabilmek için.... yaşıtlarım daha iyisi olmayacağından olanın gelecekte de korunması için para biriktirme derdindeydi... gelecekteydi hepsinin gözleri....

Büyüklerim heybetli geçmiş zaman hayalleriyle, hep bir zamanlar elde ettikleri ama tutmayı başaramadıklarının illüzyonuyla yaşamaktaydı, geçmişteydi gözleri...

O an bir gelecek hayali için, yaşadığım anı harcamaktan vazgeçtim.

şimdiyi seçtim... Gelecekte yeni birisi olmamı vaat ediyordum kendime, belki olurum belki olamam dedim...

Ama sorun yok, olsam da olamasam da süreç muhteşem görkemiyle önümde beklemekte...

iş bu yazı aslında blog olsa bile.... artık belirli zaman aralıklarında randevu taleplerinizi karşılayamayacağımı belirtmek için yaratılmıştır....

pazartesi 12.30'dan önce
salı 18-22.30 arası
çarşamba 17.30-23.00 arası
perşembe 14.00'dan önce
cuma 17.00-21-00 arası
cumartesi 14.00'dan önce
pazar 12.30 dan önce



değişmekten korkmamanız ve sevgiyle kalmanız dileğiyle...