29 Ekim 2021 Cuma

When you changed….

Bazen insan olmanın diğer herkesim hayatında iyi bir şeye sebep olmaktan ibaret olduğunu düşünüyorum ve buna göre yaşamaya çalışıyorum hayatı…

Herkesi ve her şeyi kurtarmak zorunda bir süper kahraman gibi…

Oysa herkes kurtarılmak istemez ve her şeyin de kurtarılmaya o kadar değer olduğunu söylemek mümkün değil.

Geçenlerde biri bana dedi ki sokakta bulduğu tüm yaralı hayvanları eve götürmeye çalışan bir çocuk gibisin sadece bunu günlük hayatındaki bütün büyüklere yapıyorsun ve çocuk değilsin.

O kadar doğru ki, henüz kendimi kurtarmış değilim ki ben başka birisi üzerinde bir kanaatim olabilsin bir kere…

Kendimle ilgili halletmek istemediğim kusurları örtüp totalde iyi bir insan yüzdesine ulaşmak için çabalayıp didiniyorum hala… 

Gidip Kızılay’a kıyafet bağışlıyor, kapalı ceza evlerine kitap gönderiyor, sokak hayvanlarını besliyor ve kusurlarını gördüğüm her insanı olduğu gibi kabul etmek yerine daha iyi bir versiyonlarına dönüştürmek için gece gündüz uykusuz kalıyor ve bir netflix seri katili kadar manasızca saatlerce spor salonunda ağırlık kaldırıp koşuyorum, oysa cesetleri ortadan kaldırmak gibi bir amacım da olmadığına göre daha güçlü ve daha hızlı olduğumda sanırım hiçbir şey elde etmeyeceğim. 

Kendimle olduğum günlerde budist rahipler gibi kendime yepyeni bir işkence methodu bulup günde tek öğünümü proteine indirip akşam 12 yaşında bir çocuktan erken yatıp elde ettiğimde ne işime yarayacağını bile artık bilmediğim parayı daha fazla kazanmak için çalışıyorum. 

Mükemmel insan olmak için, kusursuz olmak için, karnındaki baklavaları tekrar görmek için saatlerce spor yapan, kültürlü olmak için saatlerce dizi film izleyip kitap okuyan, hem gündemi, hem ekonomiyi, hem siyaseti hem güncel konuları takip edip, güzel görünmek için tırnakçıya ayrı, kuaföre aynı, kirpikçisine kadar uğraşan bir yaratık düşünün….

Uyumadığı zamanlarda da insanları kurtarıyor çünkü o bir süper kahraman… 

Kimse onun ne yapmak istediğini düşünmüyor, en son ne zaman sinemaya gitmiş mesela, en son sevdiği bir tiyatroyu tekrar izlemiş mi? Onu olduğu yerden bir tek özellikle sevdiği bir ressam dışında hiçbir şey kaldıramamış…

Oysa muhteşem olmanın ortasında kendim için yaptığım ve normalde çok sevdiğim şeyler bile keyif vermez olmuş bana masaja gitmek mesela, spa day diyip kendimi saatlerce sauna ve buhar odası arasında mekik dokurken bulmak bile…

Uçağa binmek mesela, insanların saçmalıklarından binlerce feet yukarda olmak bile artık gökyüzüne bakıp en güzel bulut resmini çekmek için harcadığım zaman olmaktan çıkmış ola ola 20 dk fazladan uyuduğum bir taksi koltuğundan hiçbir farkı kalmamış. (Evet sürekli garip yerlerde elime geçen uyuma fırsatlarını değerlendiriyorum)

Birine sarılıp uyumayalı bir ay oldu mu? 

Sarhoş olup kendi etrafımda en son ne zaman dönerek dans ettim acaba?

Arkadaşlar meclisinde deli gibi hepimizin ortak yapmasını gereken tek aktivitenin psikiyatriste gitmek olduğundan bahsediyoruz ama hiçbirimiz mutlu değiliz…

Mutlu olmak ne demek?

Mutlu olmayı ne zaman unuttuk?

Etrafta kendimi adayacak onlarca aday bulup onlarla uğraşırken kendi mutsuzluğuma zaman harcamaktan mı kaçıyorum acaba?

Mutlu olmak bi saksı domates alıp balkonda yetiştirmek kadar basit mi?

Daha karmaşık olmalı mı?

İnsanlar kurtarılmaya değer mi?

İnsanları kendilerinden başka kim kurtarabilir ki yaralı hayvan gibi kucağımda toplayıp iyileşmedikleri için agresifleşip mutsuz oluyorum. 

İnsanların seni yara bandı olarak kullanmalarına izin vermediğinde ve her bulduğun yaralı insanı kurtarmaya çalışmadığında önünde yeni bir yol açılıyor…

Kendini kurtarmak için, kendin için bir şeyler yapıyorsun, kendi mutluluğun için kitap okuyor, kendi mutluluğun için dizi izliyor, kendi mutluluğun için kickbox’ta birilerinin suratını dağıttığını düşünüyorsun…

İşe gelince işle ne kadar ilgilenmek istemezsem o kadar çok ilgileniyorum; ne kadar ilgilenmek istersem elim o kadar Pınar olmaya gitmiyor. 

Eskiler olmasa evden spor dışında bir yere beni çıkartmak o kadar zor ki sadece arkadaşlarım başarıyor. 

Belki bu da böyle bir süreçtir, çevrende arkadaşlarından ve endorfinden başka bir şeyin olmadığı kıvrılıp yatağının ayak ucunda uyuduğun ve sıkıldıkça dönüp dönüp yeni rüyalara daldığın…

Kısaca şunu öğrendim bu ara hiçbir insanı kendinden başkası kurtaramaz. Kurtarmak için verdiğin emek bir yerde yük olur insanlara hep fazlasını beklerler ve hep fazlasını yapmadığında senin kötü karakter olduğun bir sondur bu…


Süper kahraman olmak isterken, birinin hayatında; süper kötülerden biri oluyoruzdur belki… 


Gerçek iyi olmak uzaktan bakıp uzakta iyiysen iyi ol demeyi de içermez mi?!

Hani çocuklarını büyüdükleri için hayata bırakan ebeveyn gibi….