20 Eylül 2015 Pazar

human mind

Uzun zamandir blog yazmiyordum galiba ben... bloga bile bakmiyordum isin asli...  bugun gecenin bir yarisi eve yeni donmus, yine kendine zarar bir haldeyken, sirt ustu uzanmis pembis yatak carsaflarimin uzerine... bloga bakayim dedim... 

Sonra utandim... 

Ben yokken siz, hurriyet olayindan sonra yazdigim blogun bir alt sirasina tasimissiniz son yazdigim yaziyi... bir yanda benim boylu boyunca uzanmis umarsizligim, umursamazligim; diger yanda sizin binlerce kez okudugunuz son yazim... 

Itiraf etmek gerekirse o yazi o kadar da guzel bir yazi degildi, durust olmam lazim... 

Bugun klasik 1.5 saatlik eliptic bisiklet maceram sirasinda elektrikler kesildi; tum spor salonu bir anda sanki zombilerden normal insanlara donustuk.. etrafina bakan, saskin ama ayilmis bir insan surusu hayal edin... neyse ki jenerator diye bir sey icat etmislef uzun surmedi insanlarin eski hallerine donmeleri... ve dusundum... 

Ben o 1.5 saatte hicbir mantikli sey dusunmuyorum. Sanki ben bir bilgisayarmisim ve hamster gibi hicbir yere ulasmadan debelenip dururken ter icinde ve onumdeki ekrandaki rakamlar surekli degisirken tek yaptigim sey aslinda bir bilgisayarmisim da onumdeki spor aletinin ekrani ekran koruyucummus gibi beynimdeki hatalari temizlemekten ibaret.... sinirlenip somurtup, gulumseyip, yere bakip, gokyuzune bakip, onumdeki erkek ayarlamaya calisan fonlu kizin poposuna bakip, terlerimin havluyu islatmasina bakip ve lanet zamanin cok yavas gectigini dusundugum o 1.5 saat boyunca sanki uzulmem gerekip uzulmediklerime uzuluyor, gulumsemem gerekip gulumsemediklerime gulumsuyor, verdigim gereksiz tepkilere hayiflanip, veremediklerime uzulup bir windows hata ayiklama islemi surduruyorum organik beynimde... sanki o sayilar atmasa ve karanliga gomulse ekran kimildayamayacakmisim gibi kesilen elektrige sasirmam. Ekran koruyucum olmadan calisamiyormusum gibi... 

Hic durup sadece dusundugumuz, sadece hata ayikladigimiz bir an olmadigindan belki... hic gym buddym olmadi benim, hic de sevmemisimdir birileriyle spor yapmayi... 

Kaciyorum ben yahu oraya yanimda konusan birini istesem kahve icerim.

Ve bir de; 

Bazen ellerim cebimde yururken dusunuyorum; gokyuzu neden bu kadar muhtesem? 
Bazi insanlar hayal etmekten neden vazgecmistir ve savasmaktan?
Sirti yere gelse de kalkip mucadeleye devam edebilecegini soylememis midir hic kimse?
Ve neden sinirlidir bazi insanlar, sevmek varken neden kizarlar?
Sarilmak varken neden bagirir insanlar?
Affetmek varken neden kin tutarlar?
Hayran olmak varken neden kiskanirlar?
Neden insan olmak, muhtesem bir seye donusebilecekken, kendine yenik dusme hikayesinden ibarettir hep?
Neden vazgecer insan?
Neden birakir?
Nerede umudunu yitirir?
Nerede umutsuzluga kapilir?

Ve illa ki tutmali midir tum o yasayip birakmis olmasi gereken duygulari yurumeye devam ederken yolda?

Yatagimdan gokyuzunu gorebiliyorum, ama hic yildiz yok.... 

Kocaman karanlik bir gokyuzunu aydinlatan binlerce, milyonlarca muhtesem yildizdan lambasi varken gecenin; insanoglunun karanliktan korkup elektrigi bulmasi ne ironik degil mi?

Kendi dogamiza donsek mesela, ben camurlu bir ormanda kossam saatlerce, siz de kalbinizdeki aski ve sevgiyi bulamaz misiniz? 

Olmaz mi?

(Hayatimda ilk defa telefondan blog yazdim, turkce karaktersizligim ve blogu renklendirmeyi becerememem bundandir bunu farkli renk yazmayi sonunda akil ettim ben, siz tum yazi boyleymis gibi hayal edin, ben de gokyuzunde yildiz varmis gibi... 

Mutlu olmak icin nedenlerimiz olsun :) )


Not: bu yazi sevgiyle yazilmistir ve umarim ki kalbi sevgi dolu insanlar tarafindan okunacaktir.)