1 Mayıs 2015 Cuma

estetik kaygılar bunlar

Şu anda kuş bakışı salonumu ve halimi görmenizi çok isterdim... simsiyah perdeler sonuna kadar kapalı, perdelerin kıyısından çok az bir aralıktan ışık sızıyor. terasımda çiftleşmekte olan kumruları izliyor melo o aralıktan boylu boyunca uzanıp koltuğun ayak ucuna... güneş tüylerinin arasında gri boşluklar oluşturuyor. bense hiç üşenmeden salona taşındığım bu minik dönemde, -elbette saten- yatak çarşaflarım, kocaman yorganım-ki yaz kış ayırt etmeden yorganla yatarım-  salonda kocaman bir televizyonun karşısında yatıp duruyorum. gün ne zaman doğdu? saat kaç? hava nasıl? en ufak fikrim olmadan yaşıyorum. 
yatağımın(acaba koltuğumun mu desem kararsızım) baş ucunda kitaplardan bir yığın... açılıp açılıp yarım bırakılmış kitaplar kaldığım yer kaybolmasın diye açık bırakılmış... baş ucumda ilaçlar...

yüzümde iğrenç yağlı bir tabaka öylece yatıyorum. yatıyorum ve düşünüyorum, gerçekten insanlar neden estetik yaptırıyor? o kadar çok insan tanıyorum ki, burnunu yaptıran, yok kaşına gözüne bir şeyler enjekte ettiren, orasını burasını kestirip biçtiren... 

hep doktorların kasaplara benzediğini ama kestikleri canlıların türü farklı diye ayrı isimlendirildiğini düşünmüşümdür... 

nasıl bir güzellik tutkusu bu kadınlardaki? nasıl bir kendini sevememe hali? çok içler acısı çok hüzünlü....

minicik bir yaranın scarından kurtulmak için gayet kolay denilerek ikna edilen ben bu kadar acı çekiyorsam, düşünemiyorum bu güne kadar onlarca işlem yaptıran, kemiklerini kırdıran, derilerini kestiren, biçtiren, vücüt parçalarından nefret ederek kesecek, biçecek yer arayan insanların halini.... 

acıyı bu kadar kabullenmeli mi insan? değer mi acaba güzellik uğruna çektikleri dertlere?

bu yaşıma geldim, hiçbir zorunluluk olmadan operasyona girmedim, hiçbir kuvvet beni hastanede tutamadı... bırakın güzelleşmek için burnunu kırdıranları anlamayı, burnum kırılsa ameliyatsız bir şey yapamaz mıyız falan derim muhtemelen. 

hayattaki en büyük problemim dip boyası.... 


günlerce eve kapanıp 2 gün yüzünü yıkamayamayıp günlerce duşa giremeyince insan azıcık deliriyor da olabilir bilmiyorum ama son günlerde estetik operasyonlar geçiren o tonla kadına amazon savaşçısı gibi bakıyorum. tamam çok saçma sebepleri var belki hepsinin, kendine mantıklı gelen.... 

ama unutmamak lazım, bu gözler sırf daha güzel bulunmak adına vücudundan yağ aldırıp poposuna enjekte ettirip günlerce yün korseyle dolaşmış insanlar da gördü... ne acayip, düşünsenize, vücudunuzun bir kısmını alıp başka bir kısmına eklesinler diye tonla para harcıyor, muhtemelen eski zamanlarda savaşçıları dayanıklılık için maruz bıraktıklarından fazla acı çekiyorlar.... ne için? güzel bulunmak....

bunca barbarlığa katlanan çile çeken insanlara gereken saygıyı duyuyor muyuz? acılarını  anlıyor muyuz? 50 gr'lık parmağı kopup tekrar dikilen insanın acısına duyduğumuz saygıyı 3 kilo göbek yağı poposuna enjekte edilen kıza duyuyor muyuz?

duymuyorsak neden duymuyoruz?

bunlar hep bilinmeyen denklemler.... kendisini sevmeyi beceremeyen insanı eleştirmenin bir yolu mudur acaba bu estetik operasyon geçiren kadınların acılarını küçümsememiz?

1.5 cm'lik yara izimle yaşayamaz mıydım ben mesela? 1.5 cmlik bir izden kurtulmak için aylarca güneşten kaçmaya bunca acıyı çekmeye değer mi kim bilir?


domuzcuk burunlu tüm pretty lady'lere ve kim kardashian'ın poposuna sevgilerimle...