Hemen ilk ben görsem bu başlığı neye hakimiyet diye sorardım kendi kendime?
Cevabını vereyim o yüzden ilk olarak, KENDİNE...
Ne yazık ki, artık çok fazla görüşme almıyorum, çoğunuz ulaşamamaktan yakınıyorsunuz biliyorum ama bunu söylemek zorundayım ki, hayattaki önceliklerine baktığında insan yeryüzünün bir parçası olmayı birinci sıraya koyabiliyor paranın ve diğer şeylerin önünde...
Arkadaşlarım gece dışarı çıkıyor, ben yarın spor dersim kaçta diye bakıyor ve aman yok şimdi kalkamam diye uyuyorum.
Arkadaşarlım sinemaya gidiyor, ben spor dersim var diye sinemalara yetişemiyorum.
Arkadaşlarım yemek yiyor, ben spordan 3 saat öncesinden itibaren bir şey yemek yasak derste bir yerime kramp girer diye aç oturuyorum.
Randevularımı derslerime, derslerimi kurslara, kurslardan arta kalan zamanı da sevdiğim sporun farklı dallarını keşfetmeye ayırıyorum.
Bugün bolca yağlanmış, tütsüler eşliğinde uzakdoğu masajı yaptırırken bir taraftan konuşuyor masörüm, kendine çok yüklenmişsin, şuran şöyle olmuş, limitlerinde kalmamışsın buran da böyle olmuş...
limitlerime ve bedenime hakim genişlerken sabahın köründe... akşam üzerimden akan terlerin etrafa saçıldığı bir derse gidiyorum.
bu yüzden maillerine cevap veremediklerim, randevu taleplerini kabul edemediklerim ve arayıp da ulaşamayanlarım bilsinler ki... ben o sırada dünyanın bir yerinde tek ayağım yerde burnumdan şıpıdık şıpıdık akan terlerle evrenin bir parçası olduğumu düşünürken minik bedenimde hakimiyet kurmaya çalışıyorum.
Önümüzdeki aylarda böyle olacak...
Ve ne zaman bu hakimiyeti kurarım, ne zaman olduğum yerden memnun olurum da kalırım bilmiyorum.
bilmediim için de size şu zamana döneceğim demiyorum.
Belki hiç eskisi gibi dönmeyeceğim...
Belki de döndüğümde Pınar bile olmayacağım...
Şampanya şişelerini patlatıp sabahlara kadar dans ettiğimiz uzun gecelerin sabahında bir çoracıda başını aşağıya devirmek gibi... Belki asla bu sarhoşluğumdan ayılmak istemeyeceğim...
Neden olmasın?