Birazdan bu geceki görüşmem için evden çıkacağım. Ayağımda yüksek ökçeli ayakkabılarım, ince ten rengi çorabım, kısa siyah dar eteğim, krem rengi bluzum ve siyah ceketimle iki dirhem bir çekirdek hazırlandım bekliyorum. salonun ortasında, parfüm kokum yayılmış odaya...
Ben aslında sanırım bir erkek için hazırlanmayı seviyorum, bir erkeğe ait olmayı; bir erkeğin hayali olmayı...
Ben aslında erkekleri seviyorum sanırım.
Minik her zaman kötü dekore edilmiş ve bazen çok kitsch otel odalarında, her zaman televizyonda kanal ayarlayamamanın ve beklemenin stressiyle çoğunlukla ellerinde bir kadeh...
Ben beklemediğimden tedirgin değilim, yollar, taksinin arka koltuğundan kestiğim gri silüetli istanbul sokakları.. Ve her zaman elimde bir yerlere bir şeyler yetiştirmek için tıkırdatırım telefonumun tuşlarını ve benim şarjım her zaman çabuk biter... Telefonlarım da hep sessizdedir zaten...
Çünkü kadın dediğin böyle bir şey olmalı bence, erkeğin aradığında ulaşabildiği değil, kadının aklına erkek geldiğinde ulaşılmayı kabul ettiği, telefonlar da hep aklına telefon geldiğinde ekranına bakılacak ve cevapsız çağrılarla mesajlara telaşlanılacak bir şey olmalı.
Ben beklemeyi sevmem, beklemek aklına onlarca yüzlerce düşünce getirir insanın... beklemek aklı şeytana uydurur o yüzden otel odalarında beklemem ben, bekleyenleri düşünüp heyecanlanırım belki...
Ben uzun zamandır coconata verdim kendimi, coconatlı masaj jeline aslında, hint yağlarıyla ovulmaya alışıından mı bedenim, yoksa lavant kokusunu hiç içime sindiremediğimden mi bilmiyorum, yaz gibi masaj yapmak istiyorum insanlara... Yaz kokuyor masajlarım, masaj yapmayı seviyorum sanırım bu aralar aslında...
Escortlukla ilgili hayatımdaki tek ikilem yeni tanışıp yaptığım o ilk görüşmeleri mi, yoksa tekrar tekrar görüştüğüm insanları mı daha çok sevdiğimdi her zaman. Kararsızdım bu konuda bir tek...
Şimdi düşünüyorum da, en güzeli bir adamın ilk defa gördüğünde bile yıllardır tanıyormuş gibi kollarına alıp sarabildiği kadın olmakta...
bir de arada bir rakı içmesine hayran olunan adamlara düzülen metiyelerden ibaret hayat...
Geç kalmadan tıngırdatarak topuklarımı bir otelin mermer giriş holünde, tüm dünya bana hayranmışcasına yürümeliyim...
Ama sizi de çok özledim.