6 Ekim 2012 Cumartesi

Acaba?

Görüşmelere giderken en çok, "acaba?" diye düşünüyorum taksi koltuklarında;

Acaba beni beğenecek mi?
Acaba konuşacak çok ortak noktamız var mı?
Acaba nasıl kokuyordur?
Acaba nasıl öpüşüyor, alt dudağımı emmekten hoşlanır mı veya dillerimizin birbirine değmesinden rahatsız olur mu? Küçük ısırıklara hayır mı der?
Acaba diyorum şimdi o odada oturmuş ne yapıyor?
Acaba hangi kanal açıktır ve hangi şarkılar eşliğinde sevişeceğiz?
Acaba diyorum en çok hangi pozisyonu sever?
Acaba en çok neye beraber güleriz?
Acaba yanımda yabancılık mı çeker, yoksa kahkahalarla gülüp eğlendiğimiz bir gün mü olur?..

Bütün bu acabalar arasında, yavaşça oda kapısını çalıyorum... 

VE merak ederken, heyecanla giderken veya "eski" bir dostla hasret giderirken mutlu oluyorum. 

Bazı insanlar mutlu olmak için çok fazla nedene ve çeşitliliğe ihtiyaç duyuyor... Ben yatağımda hediye gelmiş çikolatalarımı yerken göz kırpıyorum... 

Ve gerçekten... 

Beni takip eden, benimle görüşen, konuşan, hayatlarındaki 5 dakikayı bile olsa ayırıp iki sohbet eden, okuyan herkesle nedense ufak ama ilginç bir ortak paydada buluştuğumuza inanıyorum.

Biz aynıyız işte... 

Ne görüşmeye gelenlerin beklentileri farklı benden ne de beklerken düşündükleri belki de...


Hepimiz biraz adrenalin, çokça yenilik ve güzel bir seks için riskler alıyoruz... 



Ve umarım hepiniz benim gibi kazanıyorsunuzdur.

Çünkü biz mutlu olmayı hak ediyoruz...


Sevgiler... 

6 yorum:

  1. Bende cikolata alirken acaba begenirmi diye ne cok tedirgin olmustum. iyi secim yapmisim, afferim bana :)

    YanıtlaSil
  2. Yayınladığın Mesajımı ve yorumunu gördüm / bir iki takıldığım nokta vardı bi ara yazarım demiştim / ve o gün bugün..

    Düşündüğümde nasıl bi hareket dersen..evet çok eğlenceli / ama böyle bi reportaj, sahip olduklarını,yaşadıklarını, ve adrenalini anlatma üslubun..çok fazlada çekici değilmiydi..
    yaşım daha 18lerdeyken bi avukatla ilişkim vardı..sisim ve kalyon tarzındaki ortamlarda takılıyorlardı ve üniversiteye giderken cırt kırmızı bi bmw si vardı onu hafta içi ben kullanıyordum..5 ay süren bu tuaf yaşantım..ve bir daha bu tarz ortamlara girmemek üzerine aldığım bi karar..tecrübeme rağmen;

    Yani ben bile acaba dedim / düş mavilere katılsamıydım..zenginlerle vakit geçirmek, bu kadar eğlenceli mi, yani neden olmasın sevmeden dokunduğum bedenler hiç olmadımı, yada iki kadehte ilk karşıma çıkana sarılıp unutma çabalarım..üslubun çok çekiciydi / bana bile acaba dedirttin..peki ya acaba diyen üniversitelerde okuyan kzı çocukları, acaba kaç tanesi sana özendi..kaç tanesinin aklına karpuz kabuğu düşürdün..

    Yargıladığım sen değilsin / sadece insanoğlu biraz basit varlıklar, düşünmeyi pek sevmezler.. ne verirsen alırlar..ve herkes kendi yaptığından sorunmludur..

    Uzattım ama bu tarz bi yorumlama yaparken nedeninide açıklamam gerektiğini düşündüm..

    Hiç mi lanet olsun demedin / yada insanların pislik olduğunu düşünmedin..kötü anın hiç olmadımı..bence gazeteye verdiğin reportaj daha korku filmi tadında, daha melankolik olmalıydı..magazin vari bi tat olmamalıydı sanki..

    Spontane konusuna gelince / eskiden carpe diemdi / spontane biraz daha edebi, bide bohem var hiç hazzettmem.. spontane / carpe diem / bohem, dışardan bakan biri için birbirinin aynısı gibi.. ama spontane bi yaşam yerine carpe diemi tercih ederim..bohem bana hep asalakların yaşam tarzı gibi gelir..

    Bu kadar ciddiyet yeter sanırım..

    Paylaşmayı seviyorum..okuyormusun yada beğeniyormusundan öte, evet benim kendi adıma hoşuma gidiyor.

    En son yazdığımda terkedilmiştim..kaybettiğimi anlama sürecini atlattığımdaysa önüme bakmaya başladım..o zamandan beri çok şey değişti, sanki benim güzin ablamdın ve verdiğin bütün nasihatlerini dinledim..

    Aslında tamamen tesadüf..

    ( bölmek zorunda kaldım bu sefer gerçekten çok uzun olmuş :( )

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. diğerini yanıtlamadım ama eleştirilerine girmeden diğer yoruma kocaman cevap vermem lazım. vermek zorundayım yani...

      "Ev konusunda hata yapmışsın!"

      Carpe Diem dediğin şeyse ve bana göre spontane yaşamaksa... 3-5 yıl sonra görmek istemeyeceğin, görmeyeceğin ve aman aptallıktı ama yine de yaptım diyeceğin şeylerle kendini kalıcı bağlarla bağlamamalısın.

      hatalar yapmak, bunları kabullenmek farklı bir şey, hatalarını sonsuza kadar izleyeceğin bir hayat kurmak çok farklı :)

      köy nasıl bir şey acaba...

      gelelim röportaja... ben yıllardır gösterilen senin de öne çıkartmamı savunduğun anlayışa karşıyım zaten... defalarca yapılan röportajlarda bu öne çıkartılmadı mı?

      erkeklerden nefret etmelerinden, yok eğitimsizlikten, yok alkolden, yok uyuşturucudan, yok kurtarılma isteklerinden bahsetmedi mi onlarcası...

      onlar yıllardır gazete sayfalarında yayınlanırken, yaşadığı hayatı kendisi seçen, eğitimli, yabancı dil bilen, okuyan eden, kötü alışkanlıkları olmayan ( sigara bile içmeyen) bir escortun da yıllardır tek bir sayfada yer bulması neden bu kadar kötü?

      onlar varsa ben de varım... zaten beni nev-i şahsına münhasır yapan da bu değil mi?

      onların gazetelerde onlarca, yüzlerce röportajı yayınlanırken benim 1 tane çıkmış çok mu :)

      belki insanlar şunu anlamıyor, bazı insanlar var, ne yapsalar boş... ben mesela hep böyleyim hep neşeliyim, hep iyi yanını görürüm her şeyin, hep şen şakrağım, hep söylenmem vs...

      bu bu iş için böyleyken, y için farklı değil... bazı insanlarsa her şeye söylenir, hep mutsuzdur, her şeyin kötü tarafını görür...

      mesele para, lüks hayatlar vs... değil... olsaydı röportajdan beri sorulan aylık kazançlar, yok aylık harcamalar vs.. sorularına cevap veriyor olurdum. vermiyorum artık, eskiden konuşurduk burada mesela...

      evli insanlarla ilgili...

      neden bilmem hep bir çekiciliği var evli adamların... aynı adam bekar olsa neden bekar diye düşüneceksin, böyle bir adam bekar kalabilir mi? evli olmamasında bir kusur arayacaksın...

      ama o kusur evli olması olmalı belki...

      uzun ilişkilerden çıkınca evli insana sığınabiliyor insanoğlu... çünkü sorumluluk yok, mesuliyet yok, sen ne yaparsan yap hesap sormak yok... bir kere de hesap vermek istemeyen tarafta olmak istiyor... ama evli olanı düşündüğünde...

      evine gidiyor, karısı çocuklarıyla oturuyor, mutlu televizyon izliyor, arkadaşları eşi dostuyla sohbet ediyor ve sen asla o sofraların davetli elemanı olamıyorsun...

      değersiz misin? değmiyor musun?

      daha mı iyi o da layık görülüyor diye bir süre sonra düşünmeye başlıyorsun...

      düşünmek iyi değildir :)
      diyeceğim bu.

      Sil
  3. bu arada neden hep seksle alakalı yazıyorsun demişsin :) başka şeylere dair çok yazmak istiyorum, hatta yazamadığım için kıvranıyorum da...

    ama imajımı zedelermiş gibi geliyor... camdan bir şatoya küçük çakıl taşları atmak gibi...

    cesaret edemiyorum.

    YanıtlaSil
  4. burda cok tanidik birini anlatmisin:)

    YanıtlaSil