13 Ocak 2014 Pazartesi

yörüngeden

bir gezegen gibi yaşamayı öğrenmek gerekiyor bazen, çekim kuvvetinle ve kendinden büyük o parçalanıp kopup geldiğin güneşe olan mesafenle...

yörüngesinde olduğun yıldızdan ayrılamayacağını görüp, kopup geldiğin parçayı, onun mirasını kabullenmek gerekiyor.

kocaman bir boşlukta sallanan bir birey sanıyorken kendini, senin gibi nice gezegenin, galaksinin varlığını fark etmek gerekiyor belki...

sanki üzerinde yaşam var diye, diğer sönmüş gezegenlerden farklı saymamak gerekiyor kendini.  yaşam demek, nice gaz demek atmosferinde biriken ve gökkubeni zararlı ışınlara açan... duygular gibi aslında... o üzerindeki canlıların, zayıflık olduğunu da görmek gerekiyor bazen... seni inşa eden, senden bir şeyler yaratan o gücün parçalara ayırdığını da görmeli...

bir gezegen gibi, göbeğinin ortasında magma ve taşmadan yeryüzüne bedeninin eğilip bükülmeden dağları ve denizleriyle teninin... bazen onlarca değişimin ve yenilenmenin arasında sabit kalmak gerekiyor.

tam ortandan geçerken tüm yok etme ve var etme gücü, sessizce üstü örtülü, yaşamayı öğrenmek gerekiyor. 

hani yeryüzünün 7 katı gibi, 7 katın varmış gibi inşa etmek gerekiyor tenini ve çeperlerini... içini göstermemek gerekiyor herkese ve belki gelen göktaşlarına karşı siper etmek gerekiyor atmosferini yakıp yıkmak gerektiğinde...

bir gezegen gibi, gidecek yerin yokken, yavaş yavaş içindeki yaşama isteği sönerken, milyonlarca yılda değil de belki onlarcasında ölürken için soğurken senin de, bazı şeyler için bazı şeylerden vazgeçmek gerekiyor.

ve belki doğru zamanda, doğru yıldızda olan bir patlamadan kopmuşcasına, özüne dönmeyi araştırmak gerekiyor.

hem düşünsene, yüzbinlercesinin arasında hala bir tek sen varsın bildiğin hala üzerinde hayat olan... hala yaşama ev sahipliği yapan teninde, belki bir gezegen gibi işte...



2 yorum:

  1. Doğum günümde okuduğum güzel bir yazı =) kalemine sağlık..

    YanıtlaSil