Bende bir kusur var, herkes hep beni övdüğü için mi bilmiyorum, pohpohlanmaya alıştığım için mi yoksa bilmiyorum. Normal hayatımda karşıma çıkan herkesin de çok kolay ikna edilebilir olduğunu zannediyorum. Benden Zeki birisini görünce şaşırıyorum işte… Veya istediğimi almak için yaptığım şeyleri anladığında mesela…
Alttan aldığımı bildiğini öğrenince birinin hayatımın şokunu yaşıyorum.
Garip bir gülümseme var yüzümde sanki bulutların üzerinde bağdaş kurmuş oturuyorum onca sorunum olabilir ama her istediğime sahip gibi hissediyorum. Hatta sanırım başka bir şey istemiyorum. Yastığa başımı koyuyorum sol köşesinde dudaklarımın minik şeytani bi gülümseme… Başımı kaldırıyorum yastıktan sanki üstüme peri tozu serpmişler öyle bir mutluluk.
Ama hırsımdan da ölüyorum, bir çiçeği sever gibi sevemiyorum insanoğlunu… aidiyeti şahsıma ait bir mülkmüşcesine kimsenin dokunmasına izin vermeden sevmek istiyorum.
Hani ergenmiş gibi lise talebesi… Önce sen kapatalı telefon konuşmaları yapmak uyurken sesini dinlemek ve üstündeki örtüyü çekip omuzların tutulmasın klimadan demek gibi bir şey…
Oysa o neden yaptığımı biliyor bunu, benim alttan alma şeklimin bu olduğunu, tartışarak didişerek biraz kaostan beslenerek gösterdiğimi sevdiğimi insanlara…
Söylemiyor ama anlıyorum sanki söylemesine gerek yokmuş gibi bana… Normalde olduğundan daha tahammülkar olmasından, her şeye karışmasından, varlığını dibime yanaştırmasından…
İnsanların görmediği bir şey görüyorum orada her şeye rağmen, onca öfke, onca küfür, onca hakaret ve sinirden oluşan bulutun arasında…
Sanki gelip beni biraz iyileştirir misin diyor… Yorulmak istemiyorum diyor bana…
Bağdaş kurup oturduğum ışık yüzmesinden bulutun içerisinden bakıyorum.
Benim olsana sen diyorum içimden, ama içimden…
Bu sefer hiçbir şeyi mahvetmeyeceğim ve her şeyi mükemmel yapacağım biliyorum.
Acelem yok bir bulutta süzülüyorum. Güneş geçiyor, ay geçiyor, günler geçiyor…
Ben hala gülümsüyorum.
Zaten mutluluk dudağımızın kıvrımından minik bir mimikten ibaret belli belirsiz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder